Giriş
Ortadoğu, yirmi birinci yüzyılın başından itibaren emperyalist yeniden paylaşımın ana sahnesi haline gelmiştir. 2003 Irak işgaliyle başlayan süreç, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) doğrultusunda bölgeyi yeniden dizayn etmesinin önünü açmıştır. Bu yeniden yapılanma; enerji hatlarını denetleme, rejimleri zayıflatma ve yerel müttefikler aracılığıyla nüfuz alanı oluşturma stratejisine dayanır.
Bu çerçevede Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) hattı — yani PKK’nin Suriye, Irak ve İran’a uzanan örgütsel ağı — emperyalizmin “yerel vekil” stratejisinin en uygun biçimi haline gelmiştir.
Ancak bu işbirliğinin tarihsel arka planı, yalnızca 2010’ların Suriye iç savaşıyla değil, doğrudan PKK’nin kuruluşundaki ideolojik sahtekârlıkla başlar. PKK, görünürde Marksist-Leninist bir örgüt olarak tanımlansa da, kuruluşundan itibaren sınıfsal devrim yerine etnik milliyetçi kurtuluşu öncelemiş, bu kimliğini 1970’lerin uluslararası konjonktüründe Sovyet desteği alabilmek için sosyalist bir retorikle gizlemiştir.
Bu makale, KCK’nin emperyalizmle ilişkisini tarihsel ve teorik bütünlük içinde inceler: PKK’nin sahte Marksist kökeninden, Suriye’deki petrol denetimi ve ABD işbirliğine kadar uzanan çizgiyi Leninist bir perspektifle çözümler.
I. PKK’nin Kuruluşu: Görünürde Marksist-Leninist, Gerçekte Milliyetçi Bir Hareket
PKK, 1978’de kurulduğunda kendisini “Marksist-Leninist bir ulusal kurtuluş hareketi” olarak tanımladı. Ancak bu tanımlama, dönemin uluslararası sol ikliminde Sovyet bloğundan meşruiyet ve destek alma arzusunun bir sonucuydu.
PKK’nin erken dönemi incelendiğinde, örgütün ne kadrolarının ne de ideolojik söyleminin sınıfsal devrimi merkeze almadığı görülür. Marksizm-Leninizm, örgüt için bir siyasi kozmetik işlevi görmüş; asıl hedef, “ulus-devlet kurma” ve “tek lider etrafında mutlak disiplin” olmuştur.
Bir Halkın Susturulan Umudu adlı çalışmada da vurgulandığı üzere, 1970’lerde Kürt solunun içinde faaliyet gösteren pek çok grup (Özgürlük Yolu, KUK, DDKD, Rızgari) sınıfsal mücadeleye vurgu yaparken, PKK bu yapıları şiddet yoluyla tasfiye etmiş, hareketin tek temsilcisi konumuna gelmiştir. Bu süreçte örgüt içi infazlar, suikastlar ve tehditler, PKK’nin ideolojik değil, hegemonik bir milliyetçi güç olduğunu göstermiştir.
Aynı dönemde örgüt, finansman kaynaklarını devrimci dayanışmadan değil, uyuşturucu trafiği ve kaçakçılıktan sağlamaya başlamıştır. 1980’lerin ortalarından itibaren Avrupa’daki eroin rotasının kontrolü, PKK’nin önemli gelir kalemlerinden biri haline gelmiş; bu durum örgütün “anti-kapitalist” iddiasıyla açık bir çelişki yaratmıştır.
Lenin’in “devrimci hareketin saflığı, onun finansman biçiminden anlaşılır” sözü, PKK örneğinde tersine çevrilmiştir: sınıf dayanışması yerine rant ve kaçak ekonomi, örgütün maddi temeli olmuştur.
Bu koşullar altında kurulan PKK, biçimsel olarak Marksist-Leninist, öz itibarıyla milliyetçi ve feodal bir karakter taşımaktadır. Bu çelişkili doğa, KCK’nin sonraki dönemde emperyalist sisteme eklemlenmesinin teorik zeminini hazırlamıştır.
II. KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği): PKK’nin Bölgesel Yeniden Yapılanması
1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanması ve 2000’lerde Soğuk Savaş sonrası dengelerin değişmesiyle, PKK resmi söyleminde “devlet kurma hedefinden vazgeçtiğini” ilan etti. Bu süreçte Öcalan, “Demokratik Konfederalizm” kavramını ortaya attı — görünürde devletsiz, adem-i merkeziyetçi bir toplum modeli; gerçekteyse ideolojik kılıfı liberal-demokratik, pratikte otoriter bir örgütlenme biçimi.
2005’te KCK, bu modelin kurumsal çerçevesi olarak inşa edildi.
KCK; Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD (Demokratik Birlik Partisi) ve askeri gücü YPG (Halk Koruma Birlikleri), Irak’ta PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi), İran’da PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) üzerinden bölgesel bir ağ oluşturdu.
Bu yapının teorik temeli görünürde anarşist ve özyönetimci olsa da, pratikte Lenin’in tanımıyla tipik bir emperyalist bağımlılık mekanizmasıdır:
- Kitle desteği dış finansmana,
- “yerel meclis” söylemi dış müdahaleye,
- “kadın devrimi” söylemi askeri disipline bağımlıdır.
Öcalan’ın ideolojik söylemi, Sovyetler sonrası dönemde Batı solunun “post-modern solculuk” arayışına hitap etmiş; böylece KCK, Batı kamuoyunda “demokratik bir deney” olarak meşrulaştırılmıştır. Ancak aynı dönemde, ABD’nin bölgesel stratejisine doğrudan hizmet eden bir yapıya dönüşmüştür.
III. ABD’nin Ortadoğu Stratejisi, Irak Müdahalesi ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)
ABD’nin 2003 Irak müdahalesi, yalnızca Saddam Hüseyin’in devrilmesini değil, bölgenin siyasi haritasının yeniden çizilmesini hedefliyordu. “Büyük Ortadoğu Projesi” bu stratejinin kurumsal çerçevesiydi.
Bu proje, doğrudan işgal yerine yerel vekil güçler eliyle bölgeyi denetlemeye dayalı bir emperyal mimari öngörüyordu. Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), bu modelin ilk uygulaması oldu.
KBY’nin fiili özerkliği, ABD enerji politikalarıyla eşgüdümlü biçimde yürüdü; ExxonMobil ve Chevron gibi şirketlerle imzalanan üretim paylaşım anlaşmaları, “petrol karşılığı himaye” düzeni yarattı.
Suriye iç savaşı başladığında, aynı modelin ikinci ayağı KCK üzerinden inşa edildi. ABD’nin sahada “seküler, güvenilir kara gücü” ihtiyacını karşılayan PYD ve ardından Suriye Demokratik Güçleri (SDG), doğrudan KCK hattının askeri uzantısıydı.
Bu ilişki, klasik emperyalizmin yeni biçimidir: askeri üs + enerji sahası + vekil güç üçgeni.
Lenin’in 1916’da tarif ettiği emperyalizmin temel özelliği “dünyanın tekeller arasında yeniden paylaşımı” bugün KCK aracılığıyla Suriye’de vücut bulmuştur.
IV. SDG (Suriye Demokratik Güçleri) – ABD İttifakı ve Suriye Halklarının Petrol Gelirlerinden Mahrumiyeti
2014 sonrası dönemde ABD, IŞİD’e karşı mücadele bahanesiyle SDG’ye doğrudan askeri ve lojistik destek verdi.
The Washington Institute’un 2025 tarihli analizine göre, SDG denetimindeki bölgelerde 41 petrol sahası bulunmakta; bunların en büyüğü olan al-Ömar sahası günlük 20.000 varil üretim kapasitesiyle öne çıkmaktadır.
Bu sahalardan elde edilen gelir, (Syrian Network for Human Rights) SNHR’nin 2021 raporuna göre yıllık ortalama 120 milyon dolar civarındadır; ancak bu gelirlerin dağıtımı şeffaf değildir. Bölge halkı enerji gelirlerinden mahrum bırakılmış, gelirler ABD ve yerel elitlerin kontrolünde bir rant ekonomisine dönüşmüştür.
Suriye devletinin bu kaynaklardan dışlanması, Esad yönetiminin ekonomik çöküşünü hızlandırmış; bu da ABD’nin rejim değişikliği stratejisiyle doğrudan örtüşmüştür.
Sonuç olarak SDG, “halk savunması gücü” değil, ABD’nin Suriye içindeki enerji ve rejim dengeleme aygıtı konumundadır. Suriye halkları, emperyalizmin bölgesel enerji politikaları uğruna kendi kaynaklarından yoksun bırakılmıştır.
V. Rojava Söyleminin İdeolojik Kurgusu ve Sol Literatürün Açmazı
Batı sol çevrelerinde Rojava, sıklıkla “kadın özgürlüğü”, “demokratik özerklik”, “devletsiz sosyalizm” gibi romantik kavramlarla yüceltilmiştir. Ancak bu söylemler, sahadaki sınıf ilişkilerini, dış bağımlılığı ve ABD korumasını göz ardı eder.
Rojava’da üretim araçları toplumsallaştırılmamış, kapitalist pazar ilişkileri korunmuş, yönetim kadroları bürokratikleşmiştir.
Dolayısıyla burada “devrim” değil, emperyalizmin ideolojik meşrulaştırması söz konusudur.
Lenin’in devrim tanımına göre devrim, “eski sınıf iktidarının yıkılması ve yeni bir iktidarın kurulmasıdır.” Rojava’da ise eski iktidar yerinde durmakta, yalnızca denetimi başka bir sınıf fraksiyonu (milis-bürokrasi) yürütmektedir.
VI. Marksist-Leninist Çerçevede KCK’nin Emperyalist Konumu
Marksist-Leninist ölçütlere göre bir hareketin devrimci niteliği, emperyalizme karşı bağımsızlığıyla belirlenir.
KCK hattı bu bağımsızlığı sağlayamamaktadır:
- Askerî olarak ABD üsleriyle entegredir.
- Ekonomik olarak petrol ticaretinden gelen gelir, halktan kopuktur.
- İdeolojik olarak sınıf mücadelesini reddedip kimlik siyasetine sapmıştır.
Mao’nun 1940’taki şu sözü burada belirleyicidir:
“Emperyalizmin gölgesinde doğan hiçbir hareket halk iktidarını kuramaz.”
KCK’nin bugünkü konumu tam da budur: halkçı değil, emperyalizmin gölgesinde büyüyen bir yapıdır.
Sonuç
PKK’nin kuruluşundaki sahte Marksist-Leninist görünüm, bugün KCK’nin emperyalist sistemle kurduğu organik bağı anlamak açısından anahtardır.
Sınıf mücadelesi yerine milliyetçiliği, halk dayanışması yerine rant ekonomisini, devrimci özne yerine lider kültünü koyan bir hareket, kaçınılmaz biçimde emperyalizmin stratejik planlarına eklemlenmiştir.
KCK-ABD işbirliği, BOP’un devamı niteliğinde bir düzendir.
Suriye halklarının petrol gelirlerinden mahrum bırakılması, yalnızca bir ekonomik sorun değil, emperyalizmin yeni sömürü biçimidir.
Rojava, bir devrim değil; emperyalizmin “demokratik özerklik” maskesi altında sürdürdüğü jeopolitik bir projedir.
Gerçek anti-emperyalist mücadele, bu tür bağımlı yapılardan koparak, üretim araçlarının toplumsallaştırılması ve halk egemenliğinin kurulmasıyla mümkündür.
Kaynakça
• Mao Zedong. On New Democracy. Foreign Languages Press, Peking, 1940.
• Stalin, J. V. Marxism and the National Question. Foreign Languages Publishing House, Moscow, 1913.
• Öcalan, Abdullah. Demokratik Konfederalizm. Mezopotamya Yayınları, Köln, 2011.
• Akkaya, A. H., & Jongerden, J. “Reassembling the Political: The PKK and the Project of Radical Democracy.” European Journal of Turkish Studies, 14 (2012). DOI: 10.4000/ejts.5273
• Kaválek, P. “The PKK’s Ideology: Transformation of the National Liberation Movement to a System of Democratic Confederalism.” Central European Journal of International and Security Studies, 12(2), 9–31 (2018).
• Marcus, A. Blood and Belief: The PKK and the Kurdish Fight for Independence. New York University Press, 2007.
• Gunter, M. M. “The Kurdish Struggle in Iraq and the PKK Problem.” Middle East Policy, 14(1): 122–139 (2007).
• Yavuz, M. H., & Özcan, N. A. “The Kurdish Question and Turkey’s Justice and Development Party.” Middle East Policy, 13(1): 102–119 (2006).
• The Washington Institute for Near East Policy (WINEP). Maintaining Momentum in Syria’s Energy Sector. Policy Analysis No. 3907, 2025. https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/maintaining-momentum-syrias-energy-sector
• The Washington Institute for Near East Policy (WINEP). Who Benefits from the US–SDF Oil Deal in Northeast Syria? 2024. https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/who-benefits-us-oil-deal-northeast-syria
• Syrian Network for Human Rights (SNHR). Syrian Democratic Forces Breach US and European Sanctions and Support the Syrian Regime with Oil and Gas. July 2021. https://snhr.org
• Chatham House. Conflict Economies in the Middle East and North Africa. London, 2019. https://www.chathamhouse.org
• International Crisis Group (ICG). A Glimmer of Peace in Syria’s North East. Middle East Report No. 237, 2025. https://www.crisisgroup.org/middle-east-north-africa/syria
• SETA Foundation. The PKK’s Branch in Northern Syria: PYD/YPG Report. Ankara, 2017. https://setav.org/en/report-pkk-branch-in-northern-syria-pyd-ypg/
• United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC). World Drug Report 2010–2020 (Sections on Heroin Trafficking Routes through Turkey and the Balkans). Vienna, United Nations Publication.
• Jacobin Magazine. The Annihilation of Rojava. October 12, 2019. https://jacobin.com/2019/10/rojava-turkey-invasion-sdf
• Reuters. US-Backed Syrian Kurdish Forces Control Most of Country’s Oil Fields. November 25, 2019. https://www.reuters.com/article/us-mideast-syria-oil-idUSKBN1XZ0Q4
• Al-Monitor. How the Syrian Democratic Forces Finance Their Administration. 2023. https://www.al-monitor.com/
• The Guardian. US Military Bases Expand Across Kurdish-Controlled Syria. 2024. https://www.theguardian.com/world
• Erdemir, Aykan. PKK ve Kürt Sorunu: Solun İdeolojik Körlüğü Üzerine. Liberte Yayınları, İstanbul, 2018.
• Çandar, Cengiz. Dağdan İniş: PKK Nasıl Silahsızlanır? TESEV Yayınları, İstanbul, 2011.
• Bayraktar, Ayşegül. PKK ve Bölgesel Güç Mücadelesi: Ortadoğu’da Yeni Vekiller. Orion Yayınları, İstanbul, 2020.
• Sevim, Mehmet. Ortadoğu’da Enerji Jeopolitiği ve Kürt Özerklik Modelleri. Uluslararası İlişkiler Dergisi, 20(2): 89–115 (2023).
• BP. Statistical Review of World Energy 2024. https://www.bp.com/statisticalreview
• SIPRI (Stockholm International Peace Research Institute). Military Expenditure Database 2024. https://www.sipri.org/databases/milex
• Harvey, David. The New Imperialism. Oxford University Press, 2005.
• Chomsky, Noam. Hegemony or Survival: America’s Quest for Global Dominance. Metropolitan Books, 2003.
• Petras, James, & Veltmeyer, Henry. Empire with Imperialism: The Globalizing Dynamics of Neoliberal Capitalism. Zed Books, 2005.
Bu yazılar ücretsiz ama emek istiyor. Bir kahveyle destek olabilirsiniz.