Afrika’nın Kurtuluşu, Sosyalizm ve Pan-Afrikan Birliği


Üçüncü Dünya Devriminin Teorik Çerçevesi ve Tarihsel Zorunluluk

Özet

Bu çalışma, Afrika’nın ekonomik ve siyasal kurtuluşunun yalnız ulusal değil, kıtasal bir dönüşüm gerektirdiği; bu dönüşümün ise ancak sosyalist bir planlama ve Pan-Afrikan birlik stratejisiyle mümkün olabileceğini savunur. Walter Rodney, Kwame Nkrumah, Amílcar Cabral, Julius Nyerere, Thomas Sankara ve Muammer Kaddafi gibi önderlerin tarihsel deneyimleri, Mirsaid Sultangaliyev’in Üçüncü Dünya merkezli devrim anlayışıyla birlikte değerlendirilir. Makale, sömürgecilik sonrası Afrika’nın yapısal bağımlılığını, sosyalizmin yerel biçimlerini, Pan-Afrikanizmin güncel kurumlarını (AU, AfCFTA, PAPSS) ve kıta düzeyinde bir sosyalist entegrasyon programını tartışır. Sonuç olarak Afrika’nın kurtuluşu yalnız kıtanın değil, küresel kapitalizmin dayandığı sömürü damarlarının kesilmesi anlamına gelir.

Anahtar Kelimeler: Afrika Sosyalizmi, Pan-Afrikanizm, Neo-Kolonyalizm, Üçüncü Dünya Devrimi, Mirsaid Sultangaliyev, Kaddafi, AfCFTA, PAPSS

1. Giriş: Kurtuluşun Eşiğinde Bir Kıta

Afrika, beş yüzyıllık sömürgeleştirme süreçlerinin ardından, XXI. yüzyılın başında yeni bir dönüm noktasına girmiştir. Haritalarda kenara itilmiş bu kıta, aslında modern kapitalist sistemin kalbinde yer alır. Walter Rodney’nin ifadesiyle, “Afrika geri bırakılmadı; sistematik olarak az gelişmiş hâle getirildi.” Kapitalist merkezlerin tarihsel birikimi, Afrika’nın artı-değer transferine dayanır. Bu nedenle Afrika’nın kurtuluşu, yalnız bölgesel değil, küresel bir dönüşümdür.

2. Tarihsel Bağımlılık ve Neo-Kolonyal Yapı

2.1. Sömürgecilikten Yapısal Bağımlılığa

Afrika’nın modern tarihi, yağmanın ve yeniden şekillendirmenin tarihidir.
Berlin Konferansı’nda cetvellerle çizilen sınırlar, yalnız coğrafyayı değil kimliği de böldü.
Bu süreç, bağımsızlık sonrasında bile devam etti; madenler, ticaret yolları, krediler, dış yardımlar hâlâ dış merkezlere bağlı kaldı.

2.2. Neo-Kolonyalizmin Kurumsal Yüzü

Kwame Nkrumah, Neo-Colonialism: The Last Stage of Imperialism (1965) adlı eserinde bu durumu şöyle tanımlar:
Bağımsızlık, eğer üretim araçları ve finansal sistemler dış güçlerin denetimindeyse, siyasi bir yanılsamadır.
Afrika, bugün de hammadde ihraç eden ama bilgi ve sermaye ithal eden bir yapıya sıkışmıştır.

3. Kültürel Devrim ve Özneleşme

Amílcar Cabral, “Kültürsüz bir devrim, köksüz bir ağaca benzer.” der.
Ulusal kurtuluş, aynı zamanda kültürel özneleşme sürecidir.
Dil, sanat, tarih bilinci yeniden inşa edilmeden ekonomik özgürlük kalıcı olamaz.
Afrika sosyalizmi bu yüzden yalnız ekonomi değil, kültürün yeniden doğuşu anlamına gelir.

4. Afrika Sosyalizminin Deneyimleri

4.1. Nyerere’nin Ujamaa Modeli

Julius Nyerere’nin Tanzanya’sı, “aile olma” fikri etrafında kolektif bir kalkınma modeli denedi.
Eğitim ve sağlıkta ciddi ilerlemeler sağlandı; ancak dış borç, kaynak eksikliği ve bürokratik tıkanma modelin sürdürülebilirliğini zorlaştırdı.
Yine de Ujamaa, Afrika’nın kendi kültürel dokusundan türemiş ilk sistematik sosyalizm örneğiydi.

4.2. Sankara’nın Halkçı Devrimi

Thomas Sankara, “borç köleliktir” diyerek Burkina Faso’yu öz-yeterliliğe dayalı bir halk cumhuriyetine dönüştürmeye çalıştı.
Kadın özgürlüğü, çevre seferberliği, eğitim reformu ve anti-emperyalist söylemiyle Afrika’nın vicdanı hâline geldi.
Ancak emperyalist baskılar ve yerel gericilik birleştiğinde, devrim genç yaşta bastırıldı.
Sankara’nın ölümü, Afrika’nın hafızasında hâlâ yaradır — ama aynı zamanda umuttur.

5. Kaddafi’nin Libya’sı: Vizyon ve Çöküş

Muammer Kaddafi, 1969’da iktidara geldiğinde “Jamahiriya” adını verdiği halk devletini kurdu.
Petrol gelirlerini kamulaştırdı, ücretsiz sağlık ve eğitim sistemleri geliştirdi, doğrudan demokrasi fikrini savundu.
Fakat Kaddafi’nin en büyük rüyası, Birleşik Afrika Devletleri idi.
Tek para birimi, ortak merkez bankası, kıtasal ordu önerileri bu vizyonun parçalarıydı.

2011 NATO müdahalesiyle Libya’nın çöküşü yalnız bir rejimin sonu değil,
Afrika’nın ekonomik bağımsızlığına yönelmiş tarihsel bir darbe oldu.
Bugün AfCFTA ve PAPSS gibi kurumlar, bu rüyanın farklı biçimlerde devam ettiğini gösterir.

6. Pan-Afrikanizm ve Güncel Kurumsallaşma

Afrika Birliği’nin Agenda 2063 vizyonu, kıtanın ekonomik ve kültürel yeniden doğuşunu plan düzeyinde formüle eder.
AfCFTA, kıtasal serbest ticaret alanını kurarak birliğin ekonomik zeminini genişletmiştir.
PAPSS sistemi ise, Afrika içi ödemeleri yerel para birimleriyle yaparak dolar bağımlılığını azaltmaktadır.
Tüm bu girişimler, kıtanın kendi damarlarına yeniden kan pompalama çabasıdır.

7. Mirsaid Sultangaliyev ve Üçüncü Dünya Devrimi Perspektifi

Sovyet devriminin Müslüman kökenli kuramcısı Mirsaid Sultangaliyev,
dünya devriminde öncülüğün artık Batı işçi sınıfında değil, sömürülen Doğu halklarında olduğunu savundu.
Ona göre kapitalizmin yaşam gücü, bu halkların sırtından elde edilen artı-değere bağlıydı.
Bu nedenle Afrika’nın ve Asya’nın özgürleşmesi, yalnızca yerel bir direniş değil, dünya kapitalizminin kalbine vurulacak stratejik bir darbeydi.

Sultangaliyev bunu en yalın hâliyle şöyle ifade eder:

“Doğu, uluslararası kapitalizmin başlıca besin kaynağıdır.
Doğu’dan, Hindistan’dan, Afganistan’dan, İran’dan ve diğer Asya ile Afrika kolonilerinden mahrum bırakıldığında Batı Avrupa emperyalizmi doğal bir ölümle çökecektir.”
(Sultangaliyev, 1923)

Bu cümle, devrimin jeopolitiğini tersine çevirir.
Eğer Afrika ve diğer sömürülen bölgeler bu sistemin damarlarını keserse,
Batı’nın “yapay refahı” çökecek, Avrupa işçi sınıfı kendi zincirini nihayet görecektir.
Afrika devrimi, böylece yalnız kıtasal bir mücadele değil, küresel kurtuluşun başlangıcı olur.

8. Sonuç: Kıtanın Kurtuluşu, Dünyanın Dönüşümü

Afrika’nın özgürleşmesi, tarih boyunca kendisine “nesne” muamelesi yapan bir dünyanın yeniden yazımıdır.
Kıta, artık kaynak deposu değil; alternatif bir medeniyetin laboratuvarıdır.
Sosyalizm onun için ithal bir ideoloji değil,
yüzyıllardır süren paylaşma kültürünün modern ifadesidir.

Pan-Afrikanizm bu kültürün politik biçimidir:
Sınırları aşan, kimlikleri birleştiren, emeği yeniden merkeze alan bir kıta bilinci.

Sultangaliyev’in öngördüğü gibi, Afrika’nın kurtuluşu yalnız Afrika’nın değil,
insanlığın kurtuluşunun anahtarıdır.
Çünkü sömürüye dayalı bir sistemin sonu, en çok sömürülen yerden başlar.
Ve o yer, bugün hâlâ Afrika’dır.

Kaynakça

  • Amin, S. (1989). Eurocentrism. New York: Monthly Review Press.
  • Cabral, A. (1973). Return to the Source: Selected Speeches of Amílcar Cabral. New York: Monthly Review Press.
  • Kaddafi, M. (1975). The Green Book. Tripoli: World Center for Research and Study.
  • Nkrumah, K. (1965). Neo-Colonialism: The Last Stage of Imperialism. London: Thomas Nelson.
  • Nyerere, J. (1968). Ujamaa: Essays on Socialism. Dar es Salaam: Oxford University Press.
  • Rodney, W. (1972). How Europe Underdeveloped Africa. London: Bogle L’Ouverture Publications.
  • Sankara, T. (1988). Thomas Sankara Speaks. New York: Pathfinder Press.
  • Sultangaliyev, M. (1923). Revolution in the East and the Colonial Question. Logos Journal, “Mirsaid Sultan-Galiev: The Pioneering Bolshevik Theorist of Imperialism, National Liberation and Socialism”.
  • African Union (2015). Agenda 2063: The Africa We Want. Addis Ababa: AU Commission.
  • Afreximbank (2024). PAPSS Implementation Report. Cairo: Afreximbank Publications.
  • AU (2025). African Continental Free Trade Area Progress Report. Addis Ababa: AU Secretariat.

Bu yazılar ücretsiz ama emek istiyor. Bir kahveyle destek olabilirsiniz.